
Kaygılı ve Kaçıngan Bağlantının Dansı: Güvenli Bağlanmaya Yolculuk
- Nihansu Serter
- 29 Eyl
- 2 dakikada okunur
Romantik ilişkiler, yalnızca iki kalbin buluşması değildir; iki farklı bağlanma tarihinin, çocukluktan taşınan izlerin, öğrenilmiş savunmaların ve bilinçdışında işleyen kalıpların buluşma alanıdır. İki kişi bir araya geldiğinde, aslında geçmişte anne-baba veya başka bir bakım veren ile kurulmuş olan bağlanma deneyimleri de masaya gelir.
Kaygılı Bağlanan: “Beni terk etme”nin yankısı
Kaygılı bağlanan bireyler, ilişkide sürekli teyit arayışı içindedir. “Seviliyor muyum?”, “Yeterince değerli miyim?”, “Biraz sessizleşti, acaba gitmek mi istiyor?” soruları zihninde hiç susmaz. Bu kişilerin ilişkideki kırılgan noktası, çocuklukta sıklıkla deneyimledikleri tutarsız bakımdır: bir an yakın, bir an uzak duran ebeveyn. Yetişkinlikte bu, partnerin ilgisini kaybetmemek için aşırı yakınlaşma, kıskançlık ya da duygusal iniş çıkışlar olarak kendini gösterebilir.
Kaçıngan Bağlanan: “Yaklaşırsam boğulurum”un gölgesi
Kaçıngan bağlanan bireyler ise, yakınlığın getirdiği yoğunluğu tehdit gibi algılar. Fazla duygusallık, ihtiyaç dile getirme ya da bağımlılık onlarda alarm yaratır. Çocuklukta çoğunlukla mesafeli, duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelen bir bakım veren deneyimlenmiştir. Bu da yetişkinlikte “Ben kimseye güvenemem, kendi başıma daha iyiyim” şiarına dönüşür.
İlişkide Çatışma Noktası
Kaygılı bağlanan kişi yakınlaşmak isterken, kaçıngan bağlanan kişi uzaklaşmak ister. Bu, “kovala-kaç” döngüsünü doğurur. Kaygılı birey daha çok ısrar ettikçe, kaçıngan daha çok geri çekilir. Sonuç: İki taraf da yalnızlaşır.
Peki, Çıkış Yolu Var mı?
Evet. İlişkilerde bağlanma stilleri sabit yazgılar değildir. Psikanalitik terapiler, Şema Terapi, Duygu Odaklı Çift Terapisi, BDT ve ACT gibi ekoller bize şunu gösteriyor: İnsan, güvenli bir bağ deneyimi içinde kendi bağlanma stilini dönüştürebilir.
Güvenli Bağlanmaya Doğru Adımlar
Farkındalık:
İki birey de önce kendi bağlanma stilini tanımalı. “Benim kaygımın tetiklendiği an nedir?”, “Benim mesafe ihtiyacım ne zaman yükseliyor?” sorularına dürüstçe yanıt vermek ilk adımdır.
Duyguların İfade Edilmesi:
Kaygılı bağlanan “Sen ilgisizsin” demek yerine, “Senin uzaklaştığını hissettiğimde kendimi çok kaygılı hissediyorum” diyebilmelidir. Kaçıngan bağlanan da “Bana ihtiyaç duyman beni boğuyor” yerine, “Çok fazla ilgi istediğinde geri çekilme ihtiyacı duyuyorum” diye dürüst olabilir. Bu, suçlamadan ziyade duygu paylaşımıdır.
Şefkatli Tepki:
Kaçıngan birey, partnerinin kaygısını küçümsemek yerine onu yatıştırmayı öğrenebilir. Kaygılı birey de, partnerinin mesafe ihtiyacını terk edilme olarak okumak yerine onun kendi regülasyon tarzı olduğunu görebilir.
Duygusal Yeniden Düzenleme (Emotion Regulation):
ACT ve BDT teknikleri burada devreye girer. Kaygılı birey, otomatik “terkedileceğim” düşüncesini fark edip yeniden yapılandırabilir. Kaçıngan birey ise “Yakınlık boğar” şemasıyla yüzleşip güvenli deneyimler üzerinden bunu dönüştürebilir.
Mikro Güven Anları:
Güvenli bağlanma büyük sözlerle değil, küçük tekrarlarla oluşur. Zamanında dönülen bir telefon, verilen sözün tutulması, zor bir anda yan yana olunması. Bu mikro anlar, bağın dokusunu onarır.
Sonuç: İlişkide İyileşmek
Kaygılı ve Kaçıngan bağlanan iki insan, ilişkide birbirini yaralamak yerine birbirine ayna olabilir. Kaygılı birey, sabretmeyi ve kendi özdeğerini partnerin onayından bağımsız kurmayı öğrenirken; Kaçıngan birey de yakınlığın aslında tehdit değil, güvenlik sunduğunu deneyimleyebilir.
Ve en sonunda: Güvenli bağlanma, kusursuz ilişkilerde değil; kırılganlıkların dürüstçe paylaşıldığı, yaraların birlikte sarıldığı ilişkilerde filizlenir.
Ben şimdi size bir soru sorayım:
Sizce bu yazıyı okuyan bir çiftin en çok kendilerinde “aa bu benim” diye tanıyacağı kısım hangisi olur? Kaygılı tarafın sürekli teyit arayışı mı, yoksa Kaçıngan tarafın geri çekilme eğilimi mi?





Yorumlar